"And I have found both freedom and safety in my madness, the freedom of loneliness and the safety from being understood, for those who understand us enslave something in us. But let me not be too proud of my safety. Even a Thief in a jail is safe from another thief. "

Khalil Gibran (How I Became a Madman)

Lübnan Marunîleri / Yasin Atlıoğlu

NEWS AND ARTICLES / HABERLER VE MAKALELER

Friday, November 18, 2011

Bu çığlığı işitmedin mi Tayyip Bey? (Arslan Bulut- Yeni Çağ)

...Mesela Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Tayyip Erdoğan, bu işkencelerden sorumlu olan dönemin ABD Başkanı George Bush’a hitaben, “George, George, bu yaptığın insanlığa sığmaz. Ebu Gureyp cezaevinde binlerce tutuklu bulunduran George, öldürerek, hapsederek, sindirerek hiç bir yere varılamayacağını artık görmelisin, idrak etmelisin. Zulüm ile abad olunmaz,mazlumun kanı üzerine gelecek inşa edilmez” dedi mi?

Demedi elbette! Peki ama bir şeyler söylemiş olmalı değil mi? Bu kadar baskı ve zulüm karşısında, dindar başbakanımız, dindaşlarımızın eşlerine, kızlarına yapılan bu zulüm dolayısıyla bir tepki göstermiş olmalı değil mi?

Wall Street Journal gazetesinde yayınlanmış şöyle bir tepkisi var Tayyip Erdoğan’ın:

“Irak’ta savaşan ABD’li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz.”
Peki neden böyle oluyor? Neden müslüman kadınların ırzına geçilirken, 1.5 milyona yakın Müslüman öldürülürken onların çığlıklarını duymayan bir Başbakan ve kadrosunun, Amerika adına Suriye’yi suçlarken “Yeni Osmanlı” ve dindar sayıldığı bir ülke olmuştur Türkiye..

Aslında o çığlıkları duymayan, sadece Tayyip Erdoğan değildir, bu politikalara destek veren herkes, Irak’ta yaşanan vahşetten aynı derecede sorumludur..