"And I have found both freedom and safety in my madness, the freedom of loneliness and the safety from being understood, for those who understand us enslave something in us. But let me not be too proud of my safety. Even a Thief in a jail is safe from another thief. "

Khalil Gibran (How I Became a Madman)

Lübnan Marunîleri / Yasin Atlıoğlu

NEWS AND ARTICLES / HABERLER VE MAKALELER

Friday, March 23, 2012

NİHAT GENÇ: BİR ZAMANLAR GİRESUN- ODA TV

İslamcı basının Suriye Savaşı gittikçe azgınlaşıyor. Şu Akit Gazetesi’nde çıktığı günden beri ‘pompalı tüfek’ ilanları da hiç hızını kaybetmedi, bunca yıllar aynı ilan yayınlandığına göre bir ‘elli bin tane pompalı tüfek’ satılmış olmalı. Suriye’ye mehter marşıyla hücum edenlere sesleniyorum, şu pompalı tüfekleri satın alanlar, lütfen önden buyursun… Suriye Ordusu’nu İstanbul otellerinde Kızılay Çadırları’nda kurdunuz, Müslüman kardeşlerinizi yalnız bırakmayın, ‘pompalı tüfekliler’ pekala bir gönüllü alay oluşturabilir?

Şu halimize bakın bizler hukuksuzca uydurulmuş delillerle Ergenekon ve Balyoz davalarıyla uğraşırken bir de başımıza Suriye Savaşı çıktı, şimdi halkımız, Ergenekon’u dahi sinesine çekip ‘aman yeter ki bizi Suriye’yle savaştırmasın bu manyaklar’ demeye çoktan başladı.

Müslümanlara ‘vahiy’ artık istihbarat servislerinden geliyor. Davutoğlu’nun Suriye’ye karşı demeçlerini takip edin: Suriye’ye cevap VERECEĞİZ. VERMELİYİZ. VEREBİLMELİYİZ…

Fiil çekimiyle yapılan tarihlerdeki ilk savaşımızdır, kayıtlara düşsün. Bu fiil çekimi ayrıca bana Kemal Sunal’ın meşhur mizahi cümlelerini hatırlatıyor: OLABİLİR DE OLMAYABİLİR DE…

Bugünleri de gördük, Amerikan şeytanı dururken Müslüman bomba atanlar. Esad’ın diktatörlüğü Amerikan diktatörlüğüyle yarışamaz, samimi Müslüman her ikisini de karşı savaşır.

Ilımlı, radikal derken şimdi de başımıza RESMİ MÜSLÜMANLIK peydah oldu, şu Diyanet Başkanlığı niçin Müslüman Müslümanla savaşmaz kardeştir gibi bir demeç vermekten sakınır, hayırdır.

ŞEYHİN NE DERSE YAPACAKSIN!
Yıllar var ki gazetelerinde bizler Allah’a teslim oluyoruz diye propaganda yaptılar, şimdi DİNİ rehin aldılar. Yıllarca şeyhlere tarikatlara gözü kapalı biat etmeyi öğütlediler, dediler ki, bir mürid şeyhinin yanında musalla taşındaki ölü gibi olmalı, devam ettiler, bir mürid şeyhinin yanında ölü yıkayıcısının elindeki ölü gibi olmalı, hakiki Müslümanlık budur
.
Yani şeyhin ne derse yapacaksın, eee Müslüman kardeşim, şeyhin şimdi Amerika’yla anlaşmış, Amerika ben savaşmam ama desteklerim diyor, gidip sen savaşacaksın, diyor. Kılını kıpırdatamaz sesini çıkartamazsın çünkü savaşmazsan ‘dinden’ çıkarsın...

http://www.odatv.com/n.php?n=bir-zamanlar-giresun-2203121200